Tarihçe

Rivayete göre; Kızılcatuzla kazasına bağlı 15-20 hanelik küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba'nın Dere Mahallesinden 1514 yılında Türkmen Safavi İmparatoru Şah İsmail le yapılan Çaldıran Savaşı'na katılan ve ismini bilmediğimiz bir delikanlı, zaferden sonra Osmanlı Ordusu'yla Güney Azerbaycan'ın başkenti ve Yoğun Kızılbaş Türkmen Nufusun yaşadığı Tebriz'e gider. Tebriz'de Kızıl tuğlalardan yapılmış bir han avlusunda dinlenirken hanın sahibesi olan Tebriz'li Ümmühan Hatun ile tanışır. Zengin bir dul olan Tebriz'li Ümmühan Hatun, askerde ölen kocasına çok benzettiği Ayvalıobalı adsız kahramanla evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve kasabamıza gelip yerleşir.

Ayvalıoba'ya yerleşen Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevredeki Küplü, Doğanlar, Garipçeler, Tekke ve Çaltı obalarını dolaşarak buralarda yaşayanları Ayvalıoba'ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir. Ümmühan Hatun, bu sürede köyünün kasaba olmasını sağlamış ve burada beraberinde getirdiği para ile kendi adını verdiği, bugün yeniden yapılmış olan "Ümmühan Hatun" camiini yaptırmıştır. Daha sonra, yaklaşık 10 km mesafeden kasabasına su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır. Daha önceleri Kızılcatula olan kasabanın ismi geçen yüzyılın başlarında AYVACIK olarak değiştirilmiştir.

İlçemiz, ilkçağlardan bu yana çeşitli kavimler tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmıştır.Bölgede yaşayan ilk toplulukların Mysyalılar ile Luviler olduğu sanılmaktadır. Ardından Hititler, Lidyalılar ve Persler'in hakimiyetine girmiştir.M.Ö. 334'te Büyük İskender'in aldığı bu bölge, onun ölümüyle Bergama Krallığı'na bağlanmış, daha sonraları ise , Roma ve Bizans idaresine girmiştir.

Selçuklu Beyleri'nden Emir Çaka Bey bugünkü Ayvacıklıların ataları sayılan pek çok Oğuz, Türkmen boyunu (Ahmetli, Çetmi(Çepni), Nusratlı,Karakeçeli, Bektaş, Balabanlı, Kızılkeçeli...vb.) bölgeye yerleştirmiştir. Bu boylar, Haçlı Seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koy-muşlardır. 1296'da Balıkesir'i başkent yaparak beyliğini kuran Çaka Bey Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattı. Karesi Bey'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından faydalanan Osmanlılar, I. Murat zamanında Ayvacık bölgesini alarak yarım asır süren Karesi hakimiyetine son vermişlerdir. Karesi Bey'in kurduğu Kızılcatuzla kazası I. Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir. Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876'da Ayvalıoba'ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir.

Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar, 28 Mayıs 1919'da deniz yoluyla gelerek Ayvacık'ın işgaline başladılar, 4 Temmuz 1920'de Ayvacık merkezini ele geçirdiler. Milis kuvvetleri oluşturarak direnişe geçen Ayvacıklılar, Hafız Ahmet Hamdi Efendi başkanlığında Ayvacık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdular ( Ahmet Hamdi Efendi ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Biga Sancağı'nı temsilen katılan üç milletvekilinden biridir.). Büyük Taarruz sonrasında, 18 Eylül 1922'de kaçan Yunan birliklerini takip eden Reşat Bey komutasındaki Milli Kuvvetlerimiz, 21 Eylül 1922'de Ayvacık'ın işgaline resmen son vermişlerdir.1876'da ilçe olan Ayvacık, 1926'da Ezine'ye bağlanmış, 1928'de Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe haline getirilmiştir. Ayvacık ilçesi, her ne kadar Türkiye'nin ve Asya 'nın en batı noktasında bulunsa da pek çok hizmet ve ekonomik kalkınma açısından maalesef istenilen duruma erişememiştir.Ayrı ayrı uğraş alanı olarak oldukça fazla dal olmasına rağmen, bunlar küçük birer aile işletmesi olma sınırının ötesine geçememiştir